İSRAİL'İN ŞARKISI ŞAM
Yalçın Hatunoğlu savaşın merkezinde olan Suriye ve saldırganlaşan İsrail’i kaleme aldı.
“Ayının kırk türküsü varmış, 39’u armut üstüne.”
İsrail’in ve Batı’nın bu günlerde kırk şarkısı varsa, kırkı da Türk üstüne, emin olabilirsiniz.
Şam kelimesi, Arapça kuzey anlamına gelen şimalden türemiştir.
Dört Halife döneminden başlayarak Emeviler ve Abbasiler’in de Biladü'ş-Şam’ının anlamı
"Kuzey'in toprağı" ya da memleketidir.
Yani bizim güneyimiz, Arap’ın kuzeyi olan Şam’a, biz kelimenin kuzey anlamını bilmeden olduğu gibi devam etmişiz, birçok dinî diye bildiğimiz Arapça kavramda olduğu gibi.
İngilizlerin İkinci Dünya Savaşı'nda Alman yanlısı olmuş bir kısım Arab’ı cezalandırmak ve petrol coğrafyasında bir karakol olsun diye kurduğu İsrail’in de şarkısı oldu şimdi Şam.
Bugünlerde siyonist zihinlerde, dünyadaki tüm ortaçağ Haçlılarında şark kavramının yarattığı bir iştaha gibi bir iştaha yaratmış görünüyor.
Siyonist zihinleri de bilerek ifade ediyorum; masum Musevileri ve Yahudileri bu açgözlülük ithamının dışında tutmak için.
Almanların İkinci Dünya Savaşı'ndaki genel başarısızlığının Ortadoğu’da yarattığı boşluğu, savaş sonrası Sovyetler doldurmaya çalıştı.
Arap Baası’nın en önemli lideri Nasır’dan sonra da tek umut oldu. Yani iki güçten birini tercih etmek gibi millî olmayan bir kafa ile Araplar, Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra modern devlet anlamında kullandığımız ulus devleti kuramamış tek millet olarak tarihe geçmiş oldular.
Bence bunun nedeni de Türklerdir. İslam dini ile tarih sahnesine çıkmış olan Arapların kurduğu devletler, dinden kaynaklı daha bir millî kimlik oluşturmadan, Türkler mevcut coğrafyaya yavaş yavaş hâkim oldular.
Bu şöyle başladı: Oğuzlar, Kıpçaklar Anadolu’ya gelmeden çok önce, Miladi 750’den itibaren Şam ve Mısır’a önce köle olarak götürüldüler. Sonra savaşçılıkları ve organize olma yetenekleri ile orduda yükselip devletler kurdular.
Ve bu nedenle Anadolu’ya da Türkiye diyen Batılılar, Anadolu’dan önce Mısır ve Suriye’ye de Miladi 800’lerden itibaren Türkiye demeye başlamışlardı.
Araplarla köle-efendi ilişkisi olarak başlayan bir kısım Türk’ün ilişkisi, zamanla evrilmiş bir ilişki olmakla beraber, modern dönemde Baas’la başlayan Arap milliyetçiliğine inanan bir kısım Arap milliyetçisinin zihninde, bu geçmişe ve tarihe atıfla Türk’ü aşağılamaya yönelik bu algı devam ede gelmektedir.
Bu nedenle birinin dönüp bu arkadaşlara şunu hatırlatması lazım: Biz sizin köle askerlerinizken bile, çok övündüğünüz tarihteki devletlerinizi sizden daha iyi yöneterek, övündüğünüz tarihinizin parlak dönemlerini yaratmış insanlarız. Bugün yaşananlar ise millî kimliğinin gereği olan ulus devlet kurma yeteneğini ve başarısını gösterememiş olan Baasçı Arapların, Sovyetler sonrası dünyada doğan güç boşluğunu Rusya’nın dolduramamış olmasından kaynaklı, Batı yerine Rus’u seçmiş olan uydu devletlerinin Batı tarafından tasfiyesi sürecidir.
Bugün bu süreci sürdüren Batı, bütün bunları yaparken uluslaşma süreci olmayan, bir kısmı Turani, bir kısmı Aryani kökten gelen Kürtlerin adını kullanarak, PKK’lılar için de uydu bir devlet kurup, tarihin her döneminde mücadele etmek zorunda kaldıkları Türklere karşı dünya Türklerinin tamamının yaşadığı coğrafyanın tam ortasında,
PKK’nın yönettiği Kürdistan adında bir uydu devlet yaratıp Türkiye’yi de bölmeye ya da bölmeyi başaramasalar da en kötü ihtimalle çevrelemeye çalışıyorlar. Şam’da kurmayı düşündükleri yeni devleti de etrafındaki Batı, dolaylı olarak İsrail uydusu olan devletlerin finans gücünü kullanarak, Suriye’deki PKK’lılara özerkliği kabul ettirerek PKK uydu devleti için ilk adımı atmış olacaklar.
Türkiye bunun farkında ve bunun gereğini sahada ağır bedeller ödeyerek yapıyor, yapmaya da devam edecek. Kimse boşuna hayal kurmasın. Bu bizim için bir varlık mücadelesi; daha kötü şartlarda İngilizlerin bu topraklardaki hâkimiyetine son verdik. Bu bizim için varlık mücadelesi olduğu için sahada ABD ile savaşı da göze almış durumdayız. Ama bu saha, ABD için bir varlık mücadelesi değil; sadece bir etki mücadelesi. Onlar bu savaşı göze alamazlar. Bu arada kardeşimiz olan Kürtlere, her yerde her hakkın verilmesi için kardeşleri olarak mücadele ediyoruz. Ama ABD ve İsrail uydusu PKK’nın yönettiği herhangi bir muhtarlığı bile kabul etmeyiz.