GÖKTEN BİR MÜDÜR DÜŞTÜ
Ağrı Basın Birliği Başkanı Nuri Bayram, yeni görevine başlayan Ağrı şeker Fabrikası Müdürü Kürşad Erdoğan’ın yaptıklarını kaleme aldı.
Geçen yıl pancar ekiminde tarihi bir rekor kıran ama yaşadığı sorunlar ile sürekli gündemde kalan Ağrı Şeker Fabrikasına yeni bir müdür tayin edildi. Hakan Müdür yaş haddinden dolayı emekli edilmiş yerine networku yüksek genç bir müdür atanmıştı. İlk başta duyduğumuza göre gelmek istemiyordu. Göreve başlamanın rötar edilmesine birçok söylem geliştirilmişti. Müdür; Ağrı şehrini beğenmiyor burada yaşamak istemiyor ve ne olursa olsun gelip çalışmayacak. Bir başka söylem siyasi bir yorumdu, dünya görüşüne aykırı bir yer olduğu için burada huzur içinde olmayacağı gerekçesiyle gelmeyecek. Müdürü önceden tanıyan kişiler ise adamın haksızlığa uğradığını düşündüğü için mahkemeye verdiğini ve gelmeyeceğini dile getirmişler. Derken adam çıkageldi ve göreve başladı. Ve hiç tayin konusunda konuşmadı.
Garip şekilde sakin, kararlı ve başarı odaklı bir intibah sergilemişti. İddialı cümleleri, edebi söylemler ile süslemeye başladı. Asker hikâyesinde ki Bayrağın dalgalandığı her yerde çalışırım söylemini hayata geçirdi ve ilk iş olarak Ağrı şehrinin girişine 50 metre yüksekliğinde bayrak dikti ve gönlerde dalgalandırdı. Üstelik bunu fabrika çalışanları ile yaptı, hazır direk almadı. Türk bayrağının rüzgârda dalgalanması şehir de kısa sürede yankılanmaya başladı. Kimi siyaset yapıyor dedi kimi de 41 yıldır yapılmamış bir gerekliliği gerçeğe dönüştürdüğü için 41 kez maşallah dedi.
Kısa süre içerisinde kahvehanelerde Müdürün işçilere verdiği cezalar konuşulmaya başlandı. Mesai saatlerine riayet etmeyen (işe geç gelen ve işten erken çıkan), birbirinin yerine kart basan ve mesai saatleri içerisinde çarşıya inen herkese disiplin cezası vermeye başlamıştı. İşini yapmayanlara da ağır cezalar verdiği dilden dile dolaşmaya başladı. Ama işin ilginç yanı bu cezaları alan kişiler bile Müdür hakkında kötü konuşmuyordu ve adama hak veriyordu. Şeytan tüyü mü vardı, bilemedim.
Ağrı küçük şehir ve fabrikada bu şehir için çok şey ifade ediyor. Adamın yaptıkları her geçen gün etki alanı artarak öğrenilmeye başlıyordu. Patnos Kantarında bir önceki müdür döneminde 2 milyon TL’ye ihale yaparak müteahhitler vasıtasıyla 1600 metrekare betonarme alan yapılmış iken, bu müdür Malazgirt Kantarında 2 milyon TL’ye fabrika da çalışan inşaat personellerini göndererek öz kaynaklar vesilesiyle 5000 metrekare betonarme yaptırmış. Hem ekonomik hem de çok ciddi bir fark.
Fabrikada yeterli iş bilgisine sahip olmayan çalışanlar var olduğu için ithal personeller getirmiş. Üstelik bizim Ağrı insanının burun kıvırdığı maaşlara gelmişler, hatta hiçbiri müdür beye alacakları ücreti sormamış bile. O denli müdüre güven ve inanç var. İnsanları büyük şehire götürmekte acizlik yaşanabilirken Türkiye’nin birçok yerinden daha önce birlikte çalıştığı, kapasitelerini bildiği, neler katabileceklerine inandığı adamları ülkenin en doğusuna yani şehrimize bir telefon ile getirebilmesi İlgimi çekti. Bu zamanda bu sadakat ve bu dostluk.
Duydum ki asıl büyük bir bomba daha varmış. Yıllardan beri süregelen TEKELLEŞMEYE savaş açmış, tek başına. Fabrikanın içinde nerdeyse tüm işleri son on senedir alan firmaların fiyatlarının fahiş olduğu gerekçesiyle iddialı tavırlar sergilemiş. 80 milyonun hakkını kimseye yedirmeyiz diyormuş. Aslında kimse müdürün bunu başaracağına inanmasa bile bunu da başarmış. 80 milyonun hakkı olan 80 milyonu tek firmaya yaptırmak yerine fabrika personelleri ile bu işi yapmaya karar vermiş ve maliyeti 10 milyona indirmiş. Tabi bunlar rivayet, doğruluğunu inceleyecek kişiler bilir bizler değil.
Asıl beni şaşırtan şey ise çiftçiler tarafından bu kadar sevilmesi. Çok kısa süre olmasına rağmen fabrikaya gelen üreticiler Müdür diyor başka bir şey demiyor. Geçen yıl yüksek fire olduğu zaman kapı pencere vuran kişiler, şimdi 19 fire değeri almış ama kalkıp Müdür ile hatıra fotoğrafı çektiriyor. Bu sosyolojik durumu izah edecek bir söz bulamıyorum. Farklı bir yönetim anlayışına sahip bir müdür herkesi etkilemeyi başarıyor.
Şeker Fabrikalarının en temel sorunu haliyle Küspe’dir. Geçen yıl fabrikanın önünde sıra yapmak için herkesten para toplanıyordu. Torpilli sıralar mevcuttu. İnsanlar korkutuluyor ve kimse küspesini alamıyor, bu insanlara istihkak hakkını satmaya mecbur bırakılıyordu. Şimdi sistem tamamen değişmiş. “Devletin kapısında kimsenin rüşvet almasına müsaade etmem, kimse milletin devlet kapısına girmesine engel olamaz” gibi iddialı söylemlere rağmen adam bunu da başardı. Geçen yıl Erzurum yolunda uzayıp giden küspe araçlarından eser kalmadı. Fabrika dışına taşan tek bir araba yok. Adam yeni bir sistem kurmuş. Pancar için de randevulu sistem uygulayacağız demişti, kimse inanmamıştı ama başardı fabrika içi o kadar sakin ki sanırsın hiç araç yok. Adaleti sağlamak için demek ki bir Müdür yetiyormuş ve herkes onun adaletine inanıyormuş.
Sendika başkanı Agit Arslan; Fabrika Müdürüne “Siz büyük Ağrı Dağı oldunuz biz de gölgenizde yeşeren küçük Ağrı dağı demiş tüm çalışanların önünde. Bir sendikacının İşverene bu şekilde hitap etmesi ona inandığını gösteriyor. Ve fabrikada sorunlar yerine barış havası esiyormuş, ne güzel.
Uzun sözün kısası Bir adam fabrikanın talihini değiştirebiliyormuş, üstelik 3 ay gibi kısa sürede. Bu donanıma ve networka sahip bir müdürün bu fabrikaya atanacağına kimse inanmıyordu. Bende inanmıyordum ama işte bir yanlışlık oldu ve gökten bir müdür fabrikaya düştü. Haydi bakalım kampanya dönemi bitince de tarih yazılır mı bekleyip bunu da görelim.